PKK TERÖR ÖRGÜTÜ ZAP BÖLGESİNDEN ÇEKİLDİĞİNİ DUYURDU

Türkiye’nin terörle mücadelesinde tarihi bir dönemece işaret eden gelişmede, PKK terör örgütü Irak’ın kuzeyindeki Zap bölgesinden tamamen çekildiğini açıkladı. Böylece örgüt, Türkiye sınır hattında bulunduğu son kritik noktadan da ayrılarak, Terörsüz Türkiye sürecinde yeni bir aşamaya geçildiğini duyurmuş oldu.

Örgüte yakın kaynaklar tarafından yayınlanan açıklamada, Zap bölgesinde çatışma riskinin tamamen ortadan kalktığı, bölgede bulunan tüm unsurların farklı noktalara taşındığı belirtildi. Açıklamada bu adımın, sürecin devamı konusunda örgütün kararlılığını gösterdiği ileri sürüldü.

Bu gelişme, PKK’nın 26 Ekim’de Türkiye içindeki tüm militanlarını çektiğini ilan etmesinin ardından ikinci büyük geri çekilme hamlesi olarak dikkat çekti. Türkiye sınır hattında uzun yıllardır yoğun çatışmaların yaşandığı Zap bölgesinin boşaltılması, güvenlik çevrelerince sürecin seyrini değiştiren bir adım olarak değerlendiriliyor.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİNİN BAŞLANGICI

Terörsüz Türkiye süreci, 1 Ekim 2024 tarihinde TBMM’nin yeni yasama yılının açılışında yaşanan tarihi bir anla başlamıştı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti grubuyla tokalaşması, siyasi atmosferi kökten değiştiren sembolik bir başlangıç olmuştu.

Bu adımın ardından Bahçeli’nin grup toplantılarında yaptığı açıklamalar siyaset gündemini derinden etkiledi. Bahçeli, Abdullah Öcalan’a açık çağrıda bulunarak terör örgütünü tamamen lağvetmesini istedi. Öcalan’ın bu çağrıya olumlu karşılık verebilmesi için umut hakkı dahil yeni hukuki düzenlemelerin gündeme gelebileceğini belirtti.

SÜRECİN İLERLEYİŞİ VE TARİHİ AÇIKLAMALAR

Bahçeli’nin açıklamalarından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Terörsüz bir Türkiye inşa edelim” sözleriyle süreci destekleyen bir açıklama yapmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu çıkışı, iki siyasi lider arasında konuya dair tam bir mutabakat sağlandığını göstermişti.

Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim tarihindeki grup toplantısında yaptığı ikinci çıkış, süreci belirgin biçimde hızlandırdı. Bahçeli, İmralı’daki tecridin kaldırılması halinde Öcalan’ın Meclis’te DEM Parti Grubu’nda konuşabileceğini ve örgütün lağvedildiğini ilan edebileceğini söyledi. Bu açıklamalar, Türkiye’nin yıllardır sürdürdüğü terörle mücadelede yepyeni bir sayfa açılmasına zemin hazırladı.

DEM Parti’den gelen açıklamalar da süreci ilerleten unsurlardan biri oldu. DEM Parti Eş Genel Başkanları, sorunun çözümünde TBMM’nin rolüne vurgu yaparak Öcalan ile yüz yüze görüşme talebinde bulundu.

İMRALI GÖRÜŞMELERİ VE SİYASİ TUR

Bu süreçte DEM Parti heyeti hem İmralı’da hem de Edirne’de görüşmeler gerçekleştirdi. Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, Öcalan ile yaptıkları görüşmenin ardından çözüm sürecine güçlü bir vurgu yaptı. Daha sonra Selahattin Demirtaş ile de temas kuruldu ve siyasi partilerle geniş kapsamlı görüşmeler yapıldı.

Heyet, Ankara’da TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’tan başlayarak MHP, AK Parti, CHP ve diğer muhalefet partileriyle temaslarda bulundu. Bu ziyaretler, sürecin yalnızca örgüt ve hükümet değil, Meclis çatısı altındaki tüm partiler tarafından tartışılmasını sağladı.

ÖCALAN’IN MEKTUBU VE FESİH KARARI

Sürecin dönüm noktalarından biri, 27 Şubat’ta İstanbul’da düzenlenen toplantıda Öcalan’ın mektubunun okunması oldu. Öcalan bu mektupta açıkça silah bırakma çağrısı yaptı ve örgütün kendisini feshetmesi gerektiğini ifade etti.

Mayıs ayına gelindiğinde PKK kongresi toplandı ve örgüt resmi olarak kendisini feshettiğini açıkladı. Ardından 11 Temmuz’da Süleymaniye kırsalında sembolik bir silah bırakma töreni düzenlendi.

TBMM’de bu süreçle paralel olarak Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu kuruldu. Bu komisyonun görevi, örgütün silahsızlandırılması sonrası atılacak hukuki adımları belirlemek oldu.

ZAP’TAN ÇEKİLMEYLE SÜRECİN SON AŞAMASI

Zap bölgesinden çekilme kararı, örgütün Türkiye sınırındaki son askeri varlığının da sona erdiği anlamına geliyor. Açıklamada, alanda çatışma riskinin kalmadığı ve sürecin Türkiye’nin barışı ile demokratikleşmesine hizmet ettiği ileri sürüldü.

Bu çekilme, Terörsüz Türkiye hedefine giden yolda en kritik aşamalardan biri olarak değerlendiriliyor. Sınır hattındaki askeri tansiyonun düşmesi, hem bölgede yaşayan siviller hem de güvenlik güçleri açısından önemli bir rahatlama yarattı.