TUFAN ERHÜRMAN: KKTC–TÜRKİYE İLİŞKİSİ KIYASLANAMAYACAK KADAR ÖZEL

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yeni Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, göreve başlamasının ardından ilk yurt dışı ziyaretini geleneklere uygun biçimde Türkiye’ye yaptı. Erhürman’ın Ankara temasları, hem sembolik anlamı hem de verilen mesajlar açısından dikkat çekici bir diplomasi trafiğine sahne oldu.

Cumhurbaşkanı Erhürman, Ankara’ya gelişinde resmi protokole uygun biçimde karşılandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC liderini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen törenle ağırladı. İki lider, askeri törenin ardından önce basına kapalı bir baş başa görüşme gerçekleştirdi, sonrasında ise heyetler arası görüşmelere geçildi. Toplamda yaklaşık bir buçuk saat süren bu temaslarda, Türkiye–KKTC ilişkilerinin geleceği, Doğu Akdeniz’deki jeopolitik gelişmeler ve Kıbrıs meselesinin seyri masaya yatırıldı.

Ortak basın toplantısında konuşan Tufan Erhürman, Türkiye ile ilişkilerin sadece diplomatik bir çerçeveyle açıklanamayacağını vurguladı. Erhürman, “Dünyada herkesin bildiği gibi KKTC–Türkiye ilişkileri başka devletlerle ilişkilerimizle kıyaslanamayacak kadar özeldir.” sözleriyle, iki ülke arasındaki bağın tarihsel, duygusal ve stratejik boyutuna dikkat çekti. KKTC Cumhurbaşkanlarının her dönemde ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye yaptığını hatırlatarak, kendi döneminde de bu geleneği sürdürmekten memnuniyet duyduğunu ifade etti.

Erhürman, bu ziyaretin sadece bir “ilk resmi temas” olmadığını, aynı zamanda yeni dönemin yol haritası açısından da önemli olduğunu belirtti. Kardeşlik bağlarını güçlendirmek, Kıbrıs Türk halkının sesini Türkiye kamuoyunda daha görünür kılmak ve uluslararası alanda KKTC’nin duruşunu daha net anlatmak istediğini söyledi. Bu çerçevede, Türk dünyasıyla ilişkiler, Doğu Akdeniz’deki güç dengeleri, enerji güvenliği ve bölgesel iş birliği başlıklarının da gündemin arka planında yer aldığı değerlendirildi.

“KIBRIS TÜRKLERİ ADANIN TAMAMINDA EGEMENLİK HAKKINA SAHİPTİR”

Tufan Erhürman, konuşmasının devamında Kıbrıs’ın güneyinde artan silahlanma faaliyetlerine dikkat çekerek, bölgedeki gerilimin yalnızca adadaki iki toplum açısından değil, tüm bölge barışı için risk taşıdığını ifade etti. Erhürman, Kıbrıs Türk halkının statüsünün tartışmaya açık olmadığını vurgulayarak, “Kıbrıs Türk halkı, Kıbrıs adasının tamamında egemenlik hakkına sahiptir.” dedi.

Kıbrıs sorununun on yıllardır çözülememesinin, sadece Türkler ve Rumlar arasındaki bir anlaşmazlık olarak görülemeyeceğini belirten Erhürman, sürecin bölgesel güç dengelerini, uluslararası hukuku ve enerji denklemindeki aktörleri de doğrudan etkilediğini hatırlattı. Bu nedenle, Kıbrıs Türk tarafının “müzakere olsun diye müzakere” anlayışına mesafeli durduğunu vurguladı.

Erhürman, “Kıbrıs Türk halkının niyeti, müzakere olsun diye masaya oturmak değil, gerçek bir çözüm için müzakere etmektir.” sözleriyle, verimsiz ve sonuçsuz kalan süreçlere geri dönmeyecekleri mesajını verdi. Defalarca denenmiş fakat ilerleme sağlanamamış müzakere formatlarının yeniden gündeme getirilmesini “naif bir beklenti” olarak nitelendiren Erhürman, “Hiç kimse, defalarca yürünmüş ve yol alınamamış bir yolu ‘Belki bu defa çözüm olur’ naifliğiyle yürümemizi beklemesin.” ifadesini kullandı.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: KIBRIS’TA TEK ÇÖZÜM İKİ DEVLETTİR

Ortak basın toplantısının diğer ayağında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Kıbrıs politikasına dair net mesajlar verdi. Erdoğan, Kıbrıs’ı “milli dava” olarak nitelendirerek, Türkiye’nin bu konuda geri adım atmasının söz konusu olmadığını ifade etti.

Erdoğan, Rum tarafının Ada’daki siyasi gücü ve ekonomik refahı Kıbrıs Türkleri ile paylaşmaya yanaşmadığını bir kez daha vurguladı. 1963’te Kıbrıs Türklerinin ortaklık devletinden dışlanmasıyla başlayan sürecin, Rum yönetiminin Kıbrıs Türklerini “azınlık” konumuna indirgeme hedefini açıkça gösterdiğini belirtti. Bu çerçevede, Avrupa Birliği’nin Rum yönetimini tek taraflı olarak üye kabul etmesinin, Ada’daki dengesizliği daha da artırdığını dile getirdi.

Türkiye’nin Kıbrıs’taki çözüm perspektifini özetleyen Erdoğan, “Kıbrıs’ta tek çözüm, iki devlettir.” dedi. Ada’daki gerçekleri yok sayan, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğini görmezden gelen hiçbir formülün masada bir karşılığı olamayacağını belirten Cumhurbaşkanı, müzakerelerin sadece uluslararası toplum memnun olsun diye sürdürülemeyeceğini ifade etti. “Müzakerelere sırf ‘Dostlar alışverişte görsün’ diye devam etmeyeceğiz.” cümlesiyle de Türkiye’nin bu konudaki kararlılığını ortaya koydu.

Erdoğan, Kıbrıs Türk tarafı ile tam bir anlayış birliği içerisinde hareket ettiklerini, ana vatan ve garantör ülke olarak dün olduğu gibi bugün ve yarın da Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesinde yanlarında olacaklarını vurguladı. Tufan Erhürman’ın Kıbrıs Türklerinin egemen eşitliğinden taviz verilmeyeceğini dile getiren sözlerini “son derece önemli” bulduğunu da sözlerine ekledi.

TARİHİ KOMİSYON VE ANKARA TRAFİĞİNDE KKTC DOSYASI

Tufan Erhürman’ın Ankara ziyareti, TBMM’de ve devlet kurumlarında son dönemde yürütülen yoğun gündemin içinde özel bir başlık olarak öne çıktı. TBMM’de kurulan ve terörden arındırılmış bir Türkiye hedefiyle çalışmalarına devam eden Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun toplantı trafiği, şehit haberleri sonrası Genel Kurul’un çalışmalarına verilen aralar ve yeni haftaya devredilen oturumlar, Ankara’daki atmosferin ne kadar yoğun olduğunu gösterirken, Kıbrıs dosyası bu yoğunluğun tam ortasında önemli bir yer tuttu.

Dışişleri, Milli Savunma ve ilgili güvenlik birimlerinin yürüttüğü görüşmelerde, Doğu Akdeniz’deki dengeler, enerji hatları, güvenlik iş birlikleri ve KKTC’nin uluslararası alanda daha görünür kılınması konusunda Türkiye–KKTC koordinasyonunun artırılması gerektiği değerlendirmeleri öne çıktı. Tufan Erhürman’ın özellikle “Türkiye ile ilişkilerimiz başka hiçbir ülkeyle kıyaslanamayacak kadar özeldir.” vurgusu da, bu çerçevede yalnızca diplomatik değil, tarihsel ve duygusal bağa işaret eden bir mesaj olarak kayıtlara geçti.

YENİ DÖNEM MESAJI: KARDEŞLİK, EGEMENLİK VE SONUÇ ODAKLI SİYASET

Ziyaretin genel fotoğrafına bakıldığında, hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem de KKTC Cumhurbaşkanı Erhürman’ın açıklamalarında üç temel başlık öne çıktı: Türkiye–KKTC arasındaki “kıyaslanamayacak kadar özel” ilişki, Kıbrıs Türk halkının adanın tamamında egemenlik hakkına sahip olduğu gerçeği ve artık sonuç üretmeyen müzakere formatlarına dönülmeyeceği mesajı.