TÜRKİYE, İLK KEZ KENDİ AESA RADARIYLA KENDİ FÜZESİNİ ATEŞLEDİ

ASELSAN tarafından geliştirilen MURAD AESA radarı ile TÜBİTAK SAGE üretimi Gökdoğan hava-hava füzesinin aynı F-16 platformunda entegre şekilde görev yapmasıyla Türkiye havacılık tarihinde bir ilki gerçekleştirdi. Yapılan ortak testte, MURAD AESA radarlı F-16’dan Gökdoğan füzesi başarıyla ateşlendi; yerli radar ve yerli güdümlü mühimmatın birlikte çalışabilirliği ve entegrasyon kapasitesi sahada teyit edildi. Bu gelişme, Türkiye’nin savunma sanayii yol haritasında “bağımsızlık” ve “yerli teknolojide olgunlaşma” olarak nitelendirilebilecek adımlardan biri olarak değerlendiriliyor.

F-16’DA MURAD AESA RADARI DÖNEMİ

Testlerde kullanılan uçağın, F-16 Blok 30 modernizasyonu kapsamında yenilenmiş bir platform olduğu aktarılıyor. MURAD AESA radarının entegrasyonu, ÖZGÜR modernizasyon projesinin kritik bileşenlerinden biri olarak öne çıkıyor; bu radarın ilerleyen dönemde ÖZGÜR-2 programı çerçevesinde çok sayıda F-16’ya entegre edilmesi planlanıyor. AESA teknolojisiyle F-16’lar, klasik mekanik taramalı radarlara kıyasla daha geniş bir tarama alanında aynı anda çok sayıda hedefi tespit ve takip edebilecek, hava sahasında daha uzun menzilde ve daha yüksek çözünürlükte gözetleme yeteneğine sahip olacak. Bu yetenek, sadece hava-hava muharebesinde değil, elektronik harp, hedef takibi ve hedef ataması gibi görevlerde de doğrudan performans artışı anlamına geliyor.

GÖKDOĞAN FÜZESİNİN TESTTEKİ ROLÜ VE ÖZELLİKLERİ

Testin diğer ana bileşeni olan Gökdoğan füzesinin, görüş ötesi (BVR) kapasiteye sahip olduğu ve aktif radar arayıcı başlığı ile “ateşle ve unut” operasyonlarını desteklediği biliniyor. Gökdoğan, gelişmiş hedef arayıcı başlığı sayesinde fırlatma sonrası hedefin kendisini kilitleyebilmesini, aynı anda çoklu hedeflere karşı angajman yeteneğini ve elektronik karıştırma ortamlarında etkin arama-izleme yapabilmeyi sağlayan algoritmalar barındırıyor. Açık kaynaklarda yer alan teknik bilgilere göre Gökdoğan’ın menzilinin yaklaşık 65 kilometre civarında olduğu, 4+ Mach hızlarına ulaşabildiği ve modern harp başlığı ile yüksek manevra kabiliyetine sahip olduğu ifade ediliyor. Bu özellikler, Gökdoğan’ı benzer sınıftaki modern hava-hava mühimmatlarıyla karşılaştırılabilir konuma getiriyor.

MURAD 100-A RADARININ KAZANDIRDIKLARI

MURAD 100-A olarak tanımlanan AESA radarının teknik yetenekleri arasında geniş frekans bandı kullanımı, GaN tabanlı güç yükselteçleri, sayısal huzme oluşturma, hava-hava ve hava-yer işlevlerinin bir arada yürütülebilmesi ve yüksek çözünürlüklü şerit haritalama ile spot ışınlı SAR görüntüleme yetenekleri yer alıyor. Radar, hava arayüzünde tüm açılardan arama yapabilme, yüksek açıdan arama gerçekleştirme ve çoklu çevik hedef takibi yetenekleriyle dikkat çekiyor. Ayrıca radarın yer hedeflerini tespit ve izleme, hareketli yer hedef gösterge performansı ve hava-yer mesafe ölçümü fonksiyonları, F-16 platformunun görev çeşitliliğini artırıyor. GaN teknolojisinin kullanımı ise hem daha yüksek güç hem de daha iyi elektronik karıştırma dayanımı anlamına geliyor; bu da MURAD’ın modern muharebe sahasında rekabetçi bir konuma gelmesini sağlıyor.

AESA BİR ZORUNLULUKTUR

Uzmanlar ve askeri yetkililer, geniş bir tehdit spektrumuna sahip bölgesel aktörler için AESA radarlarının tercih değil, zorunluluk olduğunu vurguluyor. AESA ile hedef tespit menzili, çözünürlük ve elektronik harp direnci artarken, aynı anda birden fazla hedefe karşı angajman ve görev paylaşımı mümkün oluyor. Türkiye’nin hedeflediği çok katmanlı hava savunma ve hava üstünlüğü stratejisinde AESA radarlarının KAAN projesi, Kızılelma insansız savaş uçağı ve AKINCI sınıfı TİHA’lar gibi yerli platformlara da yaygınlaştırılması planlanıyor. Bu yaygınlaşma, hem hava gücünün entegrasyonunu güçlendirecek hem de yerli sanayi ekosisteminin sürdürülebilir üretim kapasitesini artıracak.

NE ANLAMA GELİYOR?

Sahada gerçekleşen entegrasyon testi, Türkiye’nin savunma sanayiinde kritik bileşenleri yerli olarak geliştirme hedefinde somut bir ilerleme olarak okunmalı. Hem radar hem füze tarafında yerli çözümlerin bir F-16 platformunda birlikte çalışır hale gelmesi, ileri entegrasyon kabiliyetlerini ve sistem mühendisliğindeki olgunluğu gösteriyor. Bu durum, yabancı tedarik bağımlılığını azaltma, lojistik ve bakım süreçlerinde özerk hareket etme ve operasyonel planlamada daha esnek davranma avantajları sunuyor. Ayrıca sahada doğrulanan bu entegrasyon, ilerleyen yıllarda yurt içi ve yurt dışı pazarlarda bu teknolojilerin satışı ve ortak üretim projeleri için de referans teşkil edecektir.