HAVALİMANLARINDA YENİ DÖNEM: OTONOM ARAÇLAR YOLCULARI TAŞIYOR, BAGAJLARI BOŞALTIYOR

İngiltere’nin Teesside Uluslararası Havalimanı, havacılık sektöründe büyük bir dönüşümün kapısını aralayacak yeni bir projeyi test etmeye başladı. Aurrigo International tarafından geliştirilen otonom araç sistemi, hem yolcu taşımacılığında hem de bagaj işlemlerinde insan gücünü minimuma indirerek havalimanı operasyonlarına hız, güvenlik ve verimlilik kazandırmayı amaçlıyor.

Sistemin ilk bileşeni olan Auto-Shuttle, 10 yolcu kapasiteli elektrikli bir minibüs olarak havalimanı içinde önceden belirli güzergâhlarda tamamen sürücüsüz şekilde hareket ediyor. Terminaller ile diğer ulaşım noktaları arasındaki transferleri otonom biçimde gerçekleştiren shuttle, LiDAR ve kamera tabanlı gelişmiş algılama sistemi sayesinde Seviye 4 otonom sürüş kabiliyeti sunuyor.

Bagaj operasyonlarının yıldızı ise Auto-DollyTug. Bu araç, bagaj ve kargo ULD konteynerlerini kendi kendine yükleyip boşaltabiliyor, üç adet bagaj römorkunu çekerek toplam 7,5 tona kadar yük taşıyabiliyor. Patentli yan sürüş sistemi sayesinde 360 derece tank dönüşü yapabiliyor ve dar apron alanlarında bile milimetrik manevralar gerçekleştirebiliyor. Bu sayede check-in’den uçağa kadar uzanan bagaj süreci daha hızlı, daha güvenli ve tamamen otomatize bir yapıya kavuşuyor.

2026’DA YOLCULAR DENEYİMLEMEYE BAŞLAYACAK

Aurrigo International’ın geliştirdiği araçlar şu anda Teesside’da deneme aşamasında. İlk testler kara tarafında yürütülüyor; ardından apron bölümünde gerçek uçuş operasyonlarında kullanılması planlanıyor. Projenin başarıyla ilerlemesi halinde yolcular, 2026’nın ilk aylarından itibaren bu yeni sistemi doğrudan tecrübe edebilecek.

DÜNYANIN FARKLI HAVALİMANLARINA YAYILIYOR

Aurrigo, kısa süre önce aldığı 14,1 milyon sterlinlik yatırımın ardından çalışmalarını genişletti. Şirket, Teesside’ın yanı sıra Zürih, Stuttgart ve Ottawa gibi havalimanlarında da benzer projeleri hayata geçiriyor. Teesside Havalimanı Müdürü Phil Forster, otonom araçların sadece operasyonel modernizasyon değil, aynı zamanda havacılık sektörünün geleceğine dair önemli bir örnek oluşturduğunu belirtiyor.

Aurrigo’nun hedefi, üretimi ölçeklendirerek daha fazla havalimanının talebini karşılayabilecek seviyeye ulaşmak. Yeni sistemlerin dünya genelinde yaygınlaşması havalimanı operasyonlarında insan gücüne olan ihtiyacı azaltırken güvenlik, hız ve maliyet optimizasyonu açısından da yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor.