Haber Bandı Yazarlar Agâh ALTUNSUYU Pandora'nın Kutusu
Agâh ALTUNSUYU
Yazara Ait Tüm Yazılar
Agâh ALTUNSUYU X (Twitter) Sosyal Medya Hesabı Agâh ALTUNSUYU Mail Adresi
Pandora'nın Kutusu
19 Temmuz 2025

Son günlerde Sayın Cumhurbaşkanı’nın yaptığı konuşmalarda yeni bir ton, yeni bir yaklaşım dikkat çekiyor: Türk kimliğini Arap ve Kürt kimliği ile  harmanlayan, yer yer Osmanlı nostaljisine yaslanan ama daha çok Amerikanvari bir “çoğulculuk” anlayışını andıran bir dil… Elbette bu yeni dilin içeriği üzerine uzun uzun tartışılabilir; fakat önemli olan, bu söylemin hangi ihtiyaçtan doğduğu ve neye hizmet ettiğidir.

Bu coğrafyada bin yıllık bir geçmişimiz var. Evet, Kürt de bizimle aynı sofrada oturdu, Arap da; Çerkes de, Boşnak da, Ermeni de… Ama bu birliktelikler, tarihin doğal akışında, çatışarak, anlaşarak, zamanla şekillendi. Şimdi ise masa başında kurgulanan bir “yeni kimlik haritası” çizilmeye çalışılıyor. Sorun tam da burada başlıyor.

Erdoğan’ın sözleri, bir yandan dini birlikten, ümmetten, kardeşlikten bahsediyor. Ancak gerçeklik, Ortadoğu’nun haritasında çok daha keskin çizgilerle karşımıza çıkıyor. Din, ne yazık ki bu coğrafyada birleştirici değil, ayrıştırıcı bir unsur haline geldi. Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da gördük: mezhep kimlikleri, etnik ayrılıklar dinin önüne geçti. Bu nedenle “dini kardeşlik” vurgusunun sahadaki karşılığı, sandığımız kadar birleştirici değil.

Tarihle de oynanıyor. “Türklerin İslam’la tanışması Talas Savaşı’dır” diyenler, bu tanışıklığın asıl etkisinin yüzyıllar içinde ortaya çıktığını göz ardı ediyor. Talas, aslında Çin’e karşı yapılan stratejik bir askeri iş birliğiydi. O dönemde kitleler hâlinde bir inanç değişimi yaşanmadı. İslam, Türk toplumuna zamanla, adım adım yerleşti. Ne bir gecede ümmet olduk, ne de bir günde medeniyet kurduk.

Peki bu ani dil değişiminin, bu yeni “çokluk” söyleminin amacı ne?

Korkarım ki Türkiye, ulus-devlet modelinden sessizce uzaklaştırılıyor. Yerine çok etnisiteli, çok kültürlü ama içi boş bir birliktelik öneriliyor. “Türkiyelilik” kavramıyla önce kimlik bulanıklaştırılıyor, sonra “tek kimlik” fikri zayıflatılıyor. Bu da bölgedeki tek ulus-devlet olan İsrail’in hegemonyasına zemin hazırlıyor. Herkes etnik olarak bölünmüşken, sadece o tek, bütün ve güçlü kalıyor.

Bu bir tesadüf müdür, yoksa uzun vadeli bir stratejinin adım adım uygulanması mı?

Ben bir cevap vermek istemiyorum. Ama soruyu yüksek sesle sormakta fayda var: Türk kimliği, bu topraklarda bin yıl boyunca bedel ödeyerek şekillendi. Şimdi,  “ümmetçilik ” denilerek bu kimliğin altı oyuluyorsa....Nasıl olacak?

Bugün kulağa hoş gelen ‘Türk-Kürt-Arap kardeşliğinden bahsediliyor.Yani,
Pandora’nın kutusu henüz açılmadı belki; ama kapağı aralandı bile… İçinden ne çıkacağını hep birlikte göreceğiz

 


Seç