Toplumlar, değerleriyle ayakta durur. Adalet, dürüstlük, empati gibi değerler, bir toplumun omurgasıdır. Ancak son yıllarda bu omurga ciddi şekilde çatırdıyor. Çıkar odaklı, günü kurtarmaya yönelik değer yargıları, kalıcı değerlerin yerini alıyor. Ve bu çöküşte sadece bireylerin değil, sistemin de büyük payı var.
Değerler değişmez; dürüstlük her dönemde dürüstlüktür, adalet her koşulda adalettir. Ancak değer yargıları, içinde bulunduğumuz siyasi atmosferin ve yönetim anlayışının etkisiyle eğilip bükülüyor. Adalet, hak ve hukuktan uzaklaştıkça, dürüstlük yerine yalan ödüllendirildikçe, toplumun dokusu hızla bozuluyor. Üstelik bu bozulma sadece bireyleri değil, toplumun tamamını etkiliyor.
Bugün adalet, bir kavram olmaktan çıkıp bir vitrin süsüne dönüştü. Liyakatin yerine sadakatin geçtiği, halkın haklarının siyasi çıkarlar uğruna çiğnendiği bir sistemde, değerlerden söz etmek mümkün mü? Yönetimdeki ikiyüzlülük, bireyler arasında da ahlaki bir erozyona yol açıyor. Zirvede başlayan çürüme, topluma hızla yayılıyor. Eğer tepedekiler adaletsizlik yapıyorsa, halk da bunu örnek alıyor.
Bu yüzden trafikte yol vermeyen, iş yerinde hak etmeyenlerin yükseldiği, sosyal medyada saygının tamamen yok olduğu bir toplumda yaşıyoruz. Bireylerin hataları elbette var, ama bu durum esasen değerlerin sistematik olarak aşındırılmasının bir sonucu. Kötü yönetim, empatiyi öldürüyor, adaleti yok ediyor, dürüstlüğü unutturuyor.
Değer eğitimi ailede başlar, okulda gelişir, toplumda pekişir. Ancak eğer toplumu yönetenler bu değerleri yok ediyorsa, yeni nesillere bu eğitimi nasıl vereceğiz? Çocuklara dürüstlüğü anlatırken, televizyonda gördükleri yalanları nasıl açıklayacağız? Adaleti savunurken, mahkeme salonlarında yaşanan hukuksuzlukları neyle izah edeceğiz?
Değişmez etik değerlerini korumak, yalnızca bireylerin çabasıyla mümkün değil. Bu, bir zihniyet mücadelesi. Yukarıdan yayılan yanlış anlayışlar değişmeden, bireylerin çabası yetersiz kalacaktır. Değerlerin yok olduğu bir toplumda geriye yalnızca yıkıntılar kalır. Ve bu yıkıntıların altından kalkmak, sanıldığından çok daha zordur.
Özetle:Bir toplum için en kötü şey, bozularak değişen değer yargılarının, en iyiyi yani değerleri bozmasıdır.
Kalın sağlıcakla