Bazı sabahlar insan, neden bu kadar yorgun hissettiğini bile anlamaz. Oysa hayat boyu durmadan ilerlemiştir. Bir yerlere varmaya, bir şeyleri oldurmaya, bir boşluğu doldurmaya çalışmıştır. Ama ne gariptir ki, ne kadar ilerlese de içindeki eksiklik hep yerli yerindedir.
Ben de uzun zaman boyunca böyle yaşadım. Hayat benim için bir yarış pistiydi. Hedefler koydum, listeler yaptım, bir sonraki adıma kilitlendim. Her şey planlı, programlıydı. Bitirmek için başladım, ulaşmak için hızlandım. Yolun kendisini değil, sadece varış çizgisini düşündüm. Ama o çizgiye yaklaştıkça bir şeylerin eksik olduğunu fark ettim. Geriye dönüp baktığımda, “ne zaman keyif aldım?” sorusuna verecek yanıtım azdı. Çünkü çoğu anı sadece geçip gitmişti.
Sonra bir gün, kulaklığımda rastgele çalan bir şarkı beni durdurdu. Ezberimde olmayan bir melodi, içimde unuttuğum bir yere dokundu. Ardından bir kitap sayfasında cümlelerin içime işlediğini, bir şiirin beni olduğum yerde dondurduğunu fark ettim. Ve o an anladım ki: Hayat, sadece ulaşmak için yaşanmaz. Hayat, hissederek yaşanır.
Sanatın o büyüleyici dünyasında kayboldukça ruhumun sesiyle yeniden tanıştım. Oysa ne çok susmuştu içimdeki o ses… Ne çok susturmuştum onu “hedefler” adına. Oysa bir tabloya bakarken içimizde doğan hayranlık, bir roman karakterinde kendimizi bulmamız, bir şarkının bizi hiç gitmediğimiz bir yere götürmesi… Bunlar hayatı yaşanır kılan şeyler.
Yolda olmak; bazen bir resmin karşısında durup hayal kurmak, bazen bir filmde gözyaşı dökmek, bazen sadece yürürken gökyüzüne bakmaktır. Ve bu anlar, bizi gerçekten besleyen, büyüten, derinleştiren anlardır. Ruhumuzun sesine kulak vermediğimizde, sadece yaşıyormuş gibi yapıyoruz aslında.
Bugün artık varmak için değil, yolda olmak için yürüyorum. Her adımı hissederek, her güzelliği fark ederek, her cümleyi sindirerek,yediğim her lokmada, içtiğim her yudumda hazzı hissederek. Sanatın, edebiyatın, müziğin, her duyumuzla hissedebildiğimiz tüm güzelliklerin içimizde açtığı o sonsuz alanı hatırlayarak… Çünkü gerçek zenginlik, orada saklı.
Ve evet, şairin dediği gibi:
Yol güzel, varmak kimin umurunda?