Tarih boyunca birçok halk, devlet olamamanın sancılarını çekmiştir. İsrailoğulları, bu süreçte belki de en trajik örneklerden biridir. Kadim bir halk olarak tanınmalarına rağmen, güçlü ve kalıcı bir devlet kurmayı başaramamışlardır ve izledikleri politikalarla da bu hedefe ulaşmaları pek mümkün görünmemektedir.
İsrail’in izlediği politikalar, uluslararası arenada onu giderek yalnızlaştırmıştır. Komşu ülkelerle ve dünya ile sürekli çatışma halinde olması, İsrail’in hem bölgesel hem de küresel düzeyde güven kaybetmesine neden olmuştur. Bu durum, İsrail dışında yaşayan vatandaşlarını da büyük bir tehlike altına sokmaktadır, çünkü onları koruyacak bir “Demir Kubbe” yoktur. Ayrıca, hiçbir halk sonsuza kadar bir ‘Demir Kubbe’ altında yaşamını sürdüremez. İsrail yönetimi, sonunda gök kubbe altında yaşamayı öğrenmek zorunda kalacaktır. Umarım, çok geç olmadan bunun farkına varırlar.
Bir devletin varlığını sürdürebilmesi için gereken en temel unsurlardan biri de,komşularıyla ve uluslararası toplumla sağlıklı ilişkiler kurmaktır. Ancak İsrail, bu gerekliliği göz ardı ederek kendini izole etmeyi tercih etmiştir. Sonuç olarak, bu izolasyon politikalarıyla devlet olarak varlığını sürdürememe tehlikesiyle karşı karşıyadır.
İsrailoğulları, kültürel ve dini kimliklerini koruyarak varlıklarını halk olarak sürdürebilirler; ancak devlet olarak mevcut politikalarını devam ettirdikçe, bu varlıklarını koruma şansları giderek azalacaktır. Tarih, izole olmuş ve dünyadan kopuk yaşayan devletlerin ayakta kalamadığını göstermektedir. İsrail'in izlediği yanlış politikalar, onu kaçınılmaz bir sona sürüklemekte ve devlet olarak tarih sahnesinden silinme riskini artırmaktadır. Bununla birlikte, bir halk olarak varlıklarını korumaları muhtemeldir.