Gerçekten sizi rahatsız eden bir günahınız var mı? Öyle bir günah ki, ne yaparsanız yapın, bir türlü aklınızdan çıkmayan, sürekli peşinizde olan bir günah… Muhtemelen yok. Neden mi? Çünkü bir gece kalkıp Tanrı’ya ellerinizi açarak yalvarmış ve tüm günahlarınızın affedildiğini düşünmüşsünüzdür.
Ya da belki Kadir Gecesi gibi kutsal bir gecede dualar ederek tüm günahlarınızdan arındığınızı varsaymışsınızdır.
İçiniz rahat, vicdanınız tertemiz,bir sabaha uyanmışsınızdır.
Ne güzel, değil mi?
Bütün günahlarınızdan arınıp tertemiz olabilmek…
O yüzden rahatlıkla şunu söyleyebiliriz: İşlediğiniz her türlü günahı ve hatayı, kutsal bir gecede affettirebiliyorsanız, ahlakla bir işiniz olmaz.
Ayrıca, işlediğiniz günah, yaptığınız hata vicdanınızı rahatsız da etmez, çünkü kutsal bir gecede affedileceği kesin.
Dindar bilincin mutlu ve huzurlu olmasının temelinde bu yatıyor.
Gelelim dinin toplumsal yönüne;
Din, insanlara bir çerçeve sunar ve kurallar koyar.
Örneğin, birinin malına haksız yere zarar verirseniz, 100 kırbaç cezasına çarptırılırsınız.
Ya da camiye yardımda bulunursanız, ahirette küçük de olsa bir eviniz olur.
Dinin bu tür ödül-ceza sistemi, sadece şekilsel bir davranış oluşturur, içsel bir ahlak oluşturmaz. Bu bağlamda din, daha çok dışsal bir ahlak anlayışı sunar — yani, sadece görünürde bir ahlak.
Ülkemizin %99’unun Müslüman olmasına rağmen, vicdanı kanatan olayların yaşanması bu düşüncemi destekliyor.
Buraya kadar anlattıklarımızı özetlersek;
Din içsel bir ahlak oluşturmaz.Şekilsel bir ahlak oluşturur.
Ahlakın dinden bağımsız bir erdem olduğunu kabul etmedikçe, doğruyu yanlışı ayırt etme şansımız yoktur.
İçsel ahlak ise, bu çerçevenin çok ötesine geçen bir anlayış.
İnsanın kendi vicdanıyla yüzleşmesi, kendi doğrularını ve yanlışlarını bulmasıyla ilgilidir. Kendinize bir sorun: “Ben neye göre ahlaklıyım? Dinin koyduğu kurallara uyduğum için mi, yoksa vicdanımla hareket ettiğim için mi?”
Cevap düşündüğünüz kadar basit olmayabilir. Belki de gerçek ahlak, sadece dinin koyduğu kurallara uymak değil, içsel bir dürtüyle, vicdanla hareket etmektir.
Ve belki de bunun için tövbelerinizin ve Tanrınızın ötesine bakmanız gerekiyordur.