Tıpkı insan gibi mekânların da dili, kimliği, belleği vardır. Dilbilimin alt dalı olan Ad bilimi (Onomastik) araştırmaları toplumun hafızasını yansıtan, kültür hazinesinin geçmişten geleceğe aktarılmasına katkıda bulunan önemli bir çalışma alanıdır. Yer adları bilimi olarak tarif edilen Toponim ise Ad biliminin alt dallarındandır ve tarih, coğrafya, sosyoloji gibi birçok disiplinin ortak çalışma konusudur.
“İsmini kaybeden cisim, özünü de kaybeder.” diyerek toponiminin önemini vurgulayan Platon, toponimi ilmine önem veren ilk şahsiyettir. Platon, cismin özü derken, cismin taşıdığı ilk anlamı, cismin ilk şeklini ifade etmektedir. Verilen bu isimler mutlak manada bir edebi vesika veya tarihî kaynak niteliğindedir. (Yavuz ve Şenel, 2013). Bu edebi ve tarihi kaynakların yasal düzenlemelerle tahrip edilerek geçmişle bağının kopartılması, George Orwell’ın distopik romanı 1984’ün başkahramanı Winston’un, “Doğruluk Bakanlağı”ndaki görevini yani geçmişteki yazılı haber ve belgeleri “yenisöylem”le değiştirme işini hatırlatıyor.
İçişleri Bakanlığı'nın 1967 yılında 7267 sayılı kanunla " yabancı kökten geldiği ve iltibasa yol açtığı" gerekçesi ile 12.200 köyün adını değiştirmesi ve bu değiştirme komisyonunda tarihçilerin, Türkologların ve bölgenin tarih ve ağız özelliklerini bilen kişilerin olmaması, zaten yeni başlamış toponimik çalışmalara ve tasnif denemelerine olumsuz etki yapmıştır. Özellikle yer adlarının bilinçsizce değiştirilmesi bu konuda ciddi problemler doğurmuştur. ( Doğru, 1978)
Hal böyleyken geçtiğimiz hafta Diyarbakır’daki Kürtçe trafik uyarı yazıları boyanarak kapatıldı. Kürtçe “Peşi Peya” dan rahatsız olan Türk milliyetçilerinin birçok devlet kurumundaki Arapça levhalar için aynı refleksi göstermemelerini neyle açıklamak gerekir?
Suriye’de Suriyelilerin doğum oranı 2.7iken Türkiye’de ise 5.3 seviyesini aşmış durumda. Türk milliyetçileri ne yapıyor diye baktığımızda Mersin’de bir düğünde Kürtçe müzik eşliğinde halay çekip slogan atan gençleri ekip otosuna bindirip “Ölürüm Türkiyem”i dinletiyor ya da Diyarbakır’da belediye tarafından yazılan Türkçe-Kürtçe trafik uyarılarının Kürtçe kısmını boyayıp “Türkiye Türktür Türk Kalacak” sloganıyla kapatıyor
Türk milliyetçilerinin, Türkiye’nin asli unsuru olan Kürtleri artık “makbul vatandaş” olarak görüp, enerjilerini ve boyalarını Arapça tabelalar için harcamaları gerekiyor. Zira Mustafa Kemal’in “Misakı Milli sınırları içinde vatan bir bütündür bölünemez!” dediği sınırları belirlerken tarif ettiği unsurların içinde Türk ve Kürt öğeler vardır.
KAYNAKÇA
1. Yavuz, Serdar ve Şenel, Mustafa (2013). “Yer Adları (Toponim) Terimleri Sözlüğü”. Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 8(8): 2239-2254.
2.Mecit Doğru, “Köy Adları Anadolu’nun Geçmişi”, Türk Folklor Araştırmaları, Ocak 1978, s. 8197.