ZAMBAK ZUMBAK
14 Nisan 2025

Eğitim bireyde istendik davranışlar geliştirmeyi amaçlayan olumlu bir süreçtir. Bu istendik davranışların evrensel ilkelere göre planlanması gerekirken devletler kendi makbul vatandaşını yetiştirmek için eğitimi bir araç olarak kullanmışlardır.

Pink Floyd’un “The Wall” isimli parçası bu durumun çok etkileyici bir eleştirisidir. Tolstoy’un Rus eğitim sistemine farklı bir bakış açısıyla geliştirdiği “YasnayaPolyana” modeli de böyle bir eleştirinin sonucudur. Bizim ülkemizde de eğitimde farklı modeller uygulanmıştır. Şüphesiz en ilericisi Can Yücel’in

“Bilmezdi ki oturduğumuz semti

Geldi mi de gidici

Hep hep acele işi

Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi” olarak tarif ettiği Hasan Ali Yücel dönemi icraatlarından Köy Enstitüsü Modeliydi ve her başarılı iş gibi cezasız bırakılmadı.

Hasan Ali Yücel bir eğitimciydi. Bunda şaşılacak ne var demeyin. Hekim olmayan bir sağlık bakanı hiç olmamışken eğitimci olmayan milli eğitim bakanlarına baktığımızda 63 bakandan sadece 11’i eğitimciydi ve bunun 6’sı Atatürk döneminde görev yaptı. (18 hukukçu, 3 asker, 3 doktor, 6 mühendis, 5 iktisatçı, 8 mülkiye, 8 akademisyen) AKP dönemi milli eğitim bakanlarına bakıldığımızda göreve getirilen 8 bakandan sadece Ziya Selçuk eğitimciydi.

Eğitimin bireyde istendik davranış geliştirme süreci olduğundan bahsetmiştik. Bizim ülkemizde eğitimbeyanları üzerine kindar ve dindar gençlik yetiştirmek üzere bir araç olarak kullanılmaktadır. Bu amaçdoğrultusunda ÇEDES Projesi kapsamında cemaatlerekucak açan şimdiki Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin daha müsteşarken hayata geçirdiği uygulamalarla öğretmenlerin korkulu rüyası olmuştur.

Okul idaresi oluşturulurken objektif ölçütler yerine idarecinin istediği kişilerle çalışma ekibi oluşturmasına izin vermiş, o idareciler de öğretmenlere objektif olmayan puanlar vererek mobbinge maruz bırakmışlardır. Müsteşarken başladığı işi bakan olunca gerek yaptığı müfredat değişikliği gerekse proje okullarına öğretmen atamalarıyla tamamlama gayretinde olan çok çalışkan bir bakan kendileri.

Cumhuriyetin büyüttüğü kurum kültürü olan Türkiye’nin aydınlık yüzü olacak başarılı çocukların okullarındaki idarecileri değiştirerek başaramadığı okul iklimini bozma işini cemaat referanslı tebliğci öğretmen sayısını artırarak çözmeye çalışıyor şimdilerde.

Alanında yüksek lisans ya da doktora yapmış, başarı belgesi olan tecrübeli öğretmenleri norm fazlası yaparak bulundukları okullardan sürüyor yerlerine cemaat referanslı tebliğci Egitimbir-sen sendikanın mensup öğretmenlerden yeni bir kadro oluşturuyor.

Düşünsenize çocuğunuz % 1-5’lik dilime girmiş iyi bir liseye yerleşmiş sizden uzakta yatılı okulda okuyor. Bunun maliyeti, özlemi çocuğun geleceği için elbette katlanılır şeyler fakat o veliler artık nasıl rahat uyuyabilir?

Yusuf Tekin “Bu okullarda hep aynı öğretmenler mi çalışacak. Biraz da başkaları çalışsın?” demiş. Biraz da bizim çocuklar sallansın diyen salıncak sırası gözleyen anne hassasiyetiyle. Pek doğru söylemiş. Hatta bu zamana kurduğu en doğru cümle bu olmuş. Bu gençler de aynı şeyi söylüyor sayın bakan. 23 yıldır siz yönetiyorsunuz biraz da başkaları yönetsin. Madem sırayla. Öyleyse zambak zumbak arkana önüne iyi bak


Seç