ALICI KUŞ
03 Haziran 2025

Dalga dubara devam ediyor. Cezaevindeki tutuklular yanlarında avukatları yokken yolsuzlukla ilgili ifade vermeleri için adliyelerde yapılan telkinler… İftira atmayı kabul eden itirafçıların serbest bırakılması... Arşiv görüntüsü kasadan çıkan paralar ile oluşturulmaya çalışılan algı… Peki bunlar dezenformasyon değil mi? Dezenformasyonla Mücadele Merkezi bu haberlerle ilgili ne yapıyor?

“Velev ki montaj, velev ki şu bu…” montaj videolarına ne yaptılarsa aynısını yapmaya devam ediyorlar. Görevlerinin başındalar yani.

Bütün bu yaşananlar George Orwell’ın distopik romanı 1984’ün başkahramanı Winston’un, “Doğruluk Bakanlağı”ndaki görevini yani geçmişteki yazılı haber ve belgeleri  “yenisöylem”le değiştirme işini hatırlatıyor.

George Orwell’ın bir başka romanı da Hayvan Çiftliği… Bu çiftlikte domuzlar, atlar, tavuklar çeşit çeşit hayvan var ve bu hayvanlar az beslenip çok çalıştırıldıkları için, yavrularını gönüllerince büyütemedikleri ve şiddete uğradıkları çiftlik sahibini devirmek istiyorlar. Onları örgütleyen domuzlar başlangıçta “Bütün hayvanlar eşittir.” derken gücü ellerine geçirince “Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar daha eşittir.” diyerek kendilerine ayrıcalık sağlamaya başlayıp yoldaşları olan hayvanlarla değilonlara eziyet eden insanlarla oturup kalkmaya, onlarla eğlenmeye, poker oynamaya başlıyorlar.

Bu da bana “Bütün işçiler insan onuruna yaraşır ücretalmalı” diyen DİSK’in Kırklareli’nde sıfır zamma imza attıktan sonra “ama İzmir’deki işçiler daha yüksek maaş almalı” grevini hatırlattı. 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmamaları da şimdi daha bir anlam kazandı.

Erdoğan, Özgür Özel’e posta güvercini diyor, belediyelerde ahtapot var diyor CHP’nin üstünde alıcı kuşlar dolaşıyor… Bir Hayvan Çiftliği’ni de biz yaşıyoruz sanki.

Yasama, yürütme, yargı eskiden yetki idi şimdi ise görev. Bu nedenle o görevlere getirilenler kendisini görevlendirene sonsuz itaat ile hareket ediyor. Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin tamamı cumhurbaşkanı tarafından belirleniyor. Ne var ki bunda zaten bütün rektörleri, valileri, kaymakamları, il Emniyet Müdürlerini, il Milli Eğitim Müdürlerini de şahsı seçiyor demeyin. Bu kurumların hiçbiri seçimlerin üzerinde YSK kadar önemli bir etkiye sahip değil.

Geçmişi hatırlayalım ya yine mühürsüz oylar geçerli kabul edilirse, mükerrer oy kullandırılırsa… Atı alan Üsküdar’ı geçti denilirse…

Bu nedenle CHP artık “Biz Erdoğan’ı sandıkta yeneceğiz.” demekten vazgeçmeli çünkü bu "yiğitlik "gayrimeşruluğu meşrulaştırıyor. Erdoğan 4. Kez aday olamaz denmesi gerekiyor. Aman yeni bir mağduriyet yaratmayalım bunu da kullanır, bırakalım seçime girsinyarışalım ve yenelim demek Kemal Kılıçdaroğlu’nunyaptığı hatanın tekrar edilmesi demek.

Kemal Kılıçdaroğlu demişken bizim ak saçlı aksakallı dedemiz, kıymetlimiz, partisinin üstünde dolaşan bir akbabaya dönüştürülmek üzere… Bir hırsla partisine kayyım olabilmek için çağrılmayı bekliyor...

CHP ‘de bunlar olurken AKP’de Erdoğan sonrası dönemin planlaması yapılıyor. Damat mı oğlu mu derken bakanları da hareketlendi. Çünkü 23 yılın sonunda siyasi ömrünü tamamladı. Az şey de yapılmadı aslında. “Milli görüş gömleği çıkartıldı.” “ Her türlü milliyetçilik ayaklar altına alındı.” İstanbul’a ihanet ettik diyerek öz eleştiri(!) verildi. “Demokrasi bir tramvaydır. Menzile varınca inilir.” dediği tramvaydan da başkanlık sistemiyle inildi….

Gelinen nokta çok vahim. 2006 da Cumhuriyet mitingleri yapılırken şimdi seçme ve seçilme hakkımızı gasp etmesinler diye eylemler yapılıyor. Bu bizim son seçimimiz olabilir.

Konuyu “Laleliden dünyaya doğru giden bir tramvaydayız.” dizesiyle bitirmek ne keyifli olurdu ama “Emri hak vaki oluncaya kadar buradayım!” dediğine göre Sultanizim tramvayındayız.

Öyleyse “Yürü bre Hızır Paşa senin de çarkın kırılır.Güvendiğin padişahın o da bir gün devrilir.” diyen Pir Sultan Abdal’ın dizeleriyle bitirelim.

Abdal Pir Sultanım bu böyle m'olur?

Herkes ettiğini elbette bulur

Alıcı kuşların ömrü az olur

Akbaba zararsız yaşar mı yaşar…


Seç