Haber Bandı Yazarlar Agâh ALTUNSUYU Çıkarın ve Kaosun Efendisi
Agâh ALTUNSUYU
Yazara Ait Tüm Yazılar
Agâh ALTUNSUYU X (Twitter) Sosyal Medya Hesabı Agâh ALTUNSUYU Mail Adresi
Çıkarın ve Kaosun Efendisi
08 Mart 2025

Tarih, bir medeniyetin omurgasıdır. İnsanlık, geçmişten aldığı derslerle ilerler; kültürüyle, yaşanmışlıklarıyla, mücadeleleriyle bir kimlik inşa eder. Peki, Amerika’nın böyle bir geçmişi var mı? Hayır. Onların tarihi, birkaç yüzyıl önce kıtaya ayak basan sömürgecilerle başlıyor. Ne kadim bir geçmişten geliyorlar ne de insanlık tarihinde derin izler bırakacak bir felsefeleri var. Amerika, ekonomik çıkarlar ve güç üzerine inşa edilmiş bir devlettir. Bu yüzden dünya sahnesinde nasıl hareket edeceğini tahmin etmek zor değil.

Kökleri sağlam bir tarihî ve kültürel mirasa dayanmayan bir devlet, ahlaki bir derinlikten de yoksundur. Amerika, tarih bilinciyle değil, çıkar hesaplarıyla hareket eden bir yapı olduğu için dünya siyasetinde öngörüsüz ve sadece menfaat odaklı bir rol üstleniyor. Başkanları da bu köksüz sistemin doğal bir uzantısı olarak yüzeysel ve çıkar merkezli figürlerden ibaret.

Bugüne kadar Amerika’nın başkanlarına şöyle bir göz gezdirelim: Hepsi aynı sistemin içinden çıkmış, benzer zihniyetin temsilcileri. İsimler değişse de anlayış hep aynı. Siyasetleri, uzun vadeli planlarla örülmüş kanlı menfaat hesapları üzerine kurulu.

Donald Trump bunun en uç örneklerinden biri. Politikadan, dünya meselelerinden, hatta insanlık değerlerinden bihaber bir iş adamı… Ama şaşırtıcı mı? Asla. Çünkü Amerikan başkanları hiçbir zaman bilge liderler olmadı. Onlar, büyük şirketlerin, lobilerin, küresel sermayenin birer sözcüsü gibi hareket eden figüranlardan ibaret. Trump’ın farkı, diğerlerinden daha kaba ve pervasız olmasıydı. Peki, Biden çok mu farklıydı?
Tabii ki hayır. Aynı sistem, farklı yüzlerle yoluna devam ediyor. Çünkü Amerika’nın temel meselesi hiç değişmiyor: Para, güç ve çıkar.

Gerçek liderler, tarih boyunca yaşanan acılardan ve mücadelelerden doğar. Atatürk, bir imparatorluğun küllerinden bir ulus inşa etti. Gandhi, sömürgeciliğe karşı bir direniş hareketi başlattı. Peki, Amerika’nın başkanlarının ardında ne var? Silah şirketleri, petrol lobileri, büyük sermaye sahipleri ve savaş ekonomisi… İşte asıl fark burada.

Amerika’nın dünya sahnesindeki rolü yıllardır değişmedi. Nerede bir kaos varsa, nerede bir savaş başlatılacaksa, nerede bir rejim değişikliği planlanıyorsa, Amerika hep orada. Demokrasi getirdiğini iddia eder, özgürlük vaat eder, barıştan söz eder ama geride sadece yıkım ve ölüm bırakır. Çünkü Amerika, varlığını savaş ve krizlerden beslenerek sürdüren bir güçtür.

Biri çıkıp “Ama Amerika’da dünya çapında büyük üniversiteler var” diyebilir. Evet, Harvard, MIT, Stanford gibi üniversiteler gerçekten bilim ve teknoloji üretiminde öncü. Ancak esas soru şu: Amerika, sahip olduğu bilgi gücünü nasıl kullanıyor? Bir ülkenin bilimde ilerlemiş olması, onun etik değerlere dikkat eden bir devlet olduğu anlamına gelmez.
Nazi Almanyası da dönemin en gelişmiş bilimsel çalışmalarına sahipti, ancak insanlığa nasıl bir yıkım bıraktı, hepimizin malumu.
Amerika, bilgi üretir ama bu bilgi en çok silah sanayisine, savaş stratejilerine ve küresel güç dengelerini kendi lehine çevirmeye yarar.

İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Amerika’nın doğrudan ya da dolaylı olarak sebep olduğu ölümlerin 50 milyonu bulduğu söyleniyor. Kore’den Vietnam’a, Irak’tan Afganistan’a, Suriye’den Latin Amerika’daki darbelere kadar her yerde aynı düzen işliyor. Mahzuni Şerif’in yıllar önce söylediği şu sözler bugün de geçerliliğini koruyor:

“Kan döktürür, silah satar,
Amerika katil, katil.”

Bugün de değişen bir şey yok. Amerika kan döktürmeye, silah satmaya ve dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmeye devam ediyor. Kim gelirse gelsin, bu düzenin çarkı hep aynı yöne dönüyor. Çünkü Amerika bir devlet değil, geçmişi olmayan kanlı bir makine. Ve bu makineyi kullanan Amerikan başkanlarının vicdanı da, merhameti de yok.

Görünen o ki, bir süre daha makine işleyecek, çark dönecek, kan akacak… İnsanlığın baş belası bu devlet, eninde sonunda tarih sahnesinden silinecek.
Ne kadar sürede olur bilinmez, ama bu sondan kaçamayacak.
 


Seç