Madem öyle…
Madem attığı her adım suç,
Her başarısı kabahat,
Her cümlesi tehdit,
O zaman şöyle yapalım:
Ekrem İmamoğlu’nun doğum belgesini iptal edelim.
Evet, yanlış okumadınız.
Doğum belgesi.
Nüfus kaydından silelim.
Öyle biri hiç doğmamış olsun.
Ne üniversite tartışması kalsın,
Ne mahkeme kararı,
Ne sosyal medya engeli…
Hiçbiriyle uğraşmayalım.
Varsayalım ki “böyle biri hiç doğmadı.”
Çünkü belli ki
Bazılarının kafasında
Gerçekleri, kişileri, başarıyı kabullenememek var.
Ama mesele sadece İmamoğlu değil.
Mesele;
Sandıktan çıkan iradenin,
Bu ülkenin hakkaniyet arayışının
Görmezden gelinmek istenmesi.
Ve komik olan şu:
İmamoğlu’nu silince
Gerçekler de silinecek sanıyorlar.
Ama bilsinler…
Diplomaları sistemden silmekle gerçekler silinmiyor.
Gerçekler vicdanla kayıtlıdır.
Ve o kayıt kolay silinmez.
Üstelik çifte standart bu ülkede öyle sırıtıyor ki…
Hulusi Akar’ın kızı, 2003 yılında ABD’de biyoloji okurken, denk olmayan bir bölümden Hacettepe Tıp Fakültesi’ne yatay geçiş yaptı.
Usule uygun değildi. Yıllar sonra ortaya çıktı.
Ama Danıştay “zaman aşımı” diyerek işin üstünü örttü.
Diploma iptal edilmedi.
Geriye dönük işlem yapılmadı.
Hiç kimse, “Bu geçiş hukuksuzdu.” diyerek sistemden kayıt silmedi.
Demek ki mesele usulsüzlük değilmiş.
Mesele, kimin yaptığıymış.
İşte adaletin kırıldığı yer tam da burası:
Kimi affediliyor, kimi yargılanıyor.
Kimi korunuyor, kimi hedef yapılıyor.
Ve sonra bizden inanmamızı bekliyorlar,
Bu düzene, bu terazinin adil tarttığına…
Ama biz her şeyin farkındayız.
Siz,
Herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsınız?