Birini seviyorsanız ve bu sevgi sizi mutlu ediyorsa, bu doğal bir bağdır. O kişiyle vakit geçirirken huzur bulursunuz; varlığı, hayatınıza anlam katar. Fakat işin başka bir yüzü daha var. O kişi, bazen fark etmeden sizi mutsuz edebilir, öfkelenmenize sebep olabilir, hatta sizi bir kaosun içine sürükleyebilir. Bu durum da sizi ona bağlar. Ama bu, sağlıklı bir bağ değildir. Genelde farkında bile olmadan, hayatınızı o kişiye göre şekillendirirsiniz. Onsuz yaşayamaz hale gelirsiniz. İçinizdeki yaşam enerjisini tüketir, sizi o kişiye bağımlı kılar.
Bu tür bir bağımlılık, sizi özgürlüğünüzden uzaklaştırır. O kişiyle geçirdiğiniz anlar, iyi ya da kötü, sizi bir nevi tutsak eder. Bilinçaltınız, yaşam enerjinizin onunla olduğunu düşündüğünden, daha çok onu düşünmenizi sağlar. Bir yandan onunla bağ kurmaya çalışırken, aslında kendinizi kaybedersiniz. Kendi mutluluğunuzun, kendi huzurunuzun başkalarına bağlı olması, sizi bir döngünün içine sokar.
Özgürleşmek, bu döngüyü kırmakla başlar. Kendinize, kim olduğunuzu hatırlatmalısınız. Mutlu ya da mutsuz hissettiren bu dış etkenlerin sizi yönetmesine izin vermemelisiniz. İnsan ancak içindeki huzuru bulduğunda, kendini sevmeyi öğrendiğinde, başkalarının etkisinden kurtulabilir. Hayat, bir başkasının size sunduğu hislere bağımlı olmadan, kendi değerinizin farkına vararak yaşanmalıdır.
İyi veya kötü, dışarıdan gelen her his gelip geçicidir. Gerçek huzur, bu duyguların esaretinden kurtulmakla gelir. Kendinizi tanımak ve gerçekten ne istediğinizi bilmek, bu hikayenin sonunu getirir.