Ariston’un dediği gibi, taş kuş olmaz, kuş da taş.
Yani, bazı şeyler vardır ki, ne kadar uğraşırsanız uğraşın, asla değişmez.
Hayatın içinde, varlığın özüne işlemiş bir düzen, bir doğa var.
Kim olduğumuzu ve neyi neden yaptığımızı bilmek işte bu yüzden çok önemli.
Enerjimizi ve vaktimizi harcadığımız yer, bu büyük düzenin bir parçası.
Eğer yanlış yerlere, yanlış insanlara çaba sarf edersek, yalnızca kendimizi değil, o insanları da hırpalarız.
Özellikle belli bir yaşa gelmiş bir insanı değiştirmeye çalışmak zordur; neredeyse imkânsızdır.
İnsanlar değişir mi?
Elbette değişir.
Ancak bazı insanlar vardır ki, onların derin doğası sabittir.
Hayat onları belli bir şekilde yoğurmuştur ve bu özü değiştirmeye çalışmak, rüzgarı avuçlamaya çalışmaktan farksızdır.
Herkesin bir görevi vardır, bir varlık nedeni.
Kimi toprağı tutar, kök salar; kimi rüzgarı dinler, gökyüzüne yükselir.
İşte insanın gerçeği, kendi doğasına ve başkalarının doğasına saygı göstermeyi öğrenmektir.
Zaman ise en kıymetli hazinemizdir.
Doğru insanlara ve doğru şeylere harcadığımızda hayatımız zenginleşir.
Yanlış insanlara, yanlış sebeplere zaman ayırmaksa, adeta ömrümüzden bir parça kaybetmek gibidir.
Her seçim bir yoldur; yollarımızı, kimlerle yürüdüğümüz belirler.
Bu yolda her adımımızın hayatımızın yönünü şekillendirdiğini unutmamalıyız.
Hayatta her şeyin bir zamanı ve yeri vardır.
Bir kuş uçmak için yaratılmışsa, onu yere bağlamaya çalışmak ne kadar boş bir çaba ise, bazı olayları zorla değiştirmeye çalışmak da o denli boştur.
Doğru insanlarla, doğru zamanda bir arada olmanın kıymetini bilmek, hayatı bilmek demektir.
İnsanların doğasını ve olayların akışını zorlamadan kabul etmek, bizi gerçek huzura yaklaştırır.
Ve bu noktada çok beğendiğim bir cümleyi hatırlatmadan geçemeyeceğim: “Karakterin kaderini belirler.”
İnsanların ve olayların doğasını değiştiremeyiz belki; ama kendi karakterimizle hayatımızın rotasını çizeriz.
Hayata karşı duruşumuz, neleri zorladığımız ya da nelerden vazgeçtiğimiz, aslında kaderimizin taşlarını döşer.
Karakter, seçimlerimizin temelidir.
Bu yüzden, doğru seçimler yaparak hayatın doğal ritmine uyum sağlamak, huzur bulmamızın tek yoludur.
Sonuç olarak, taşı olduğu yerde bırakmalı, kuşu da gökyüzünde özgür bırakmalıyız.
Hayata karşı direnmek yerine ona saygı göstermeli; olayların akışına uyum sağlamalıyız.
Enerjimizi doğru yere yönlendirirsek, hayatın içindeki gerçek dengeyi bulur, onunla uyum içinde yaşarız.
Bilgelik, bazen her şeyi değiştirmek değil, bazı şeyleri oldukları gibi kabul etmeyi öğrenmektir.