Beklemek çok zor doktor. Bir şeyleri beklemek, bir umudun çiçekli dalına her gün dokunmak,
uzak güzel bir hatıranın o anda donup kalmadığını bilmek, bir şarkıyla kilometrelerce yol alır
gibi oturduğun koltuktan uzaklara gitmek ve dönüp hayatın, gündelik telaşların,
yorgunlukların içinden kendine bakmak çok zor.
Bu bekleyişler içinde insanı zehirleyen nedir doktor? Bilmek mi, bildiğini unutmak mı, bile bile
unutmak mı? Yoksa bilerek yaşamak mı bu âmâlar ülkesinde?
Kırgınlıkları biriktirerek susunca, kızgınlıkları geçiyor mu insanın? Herkes kendi cehennemini
gittiği, yeşerttiği baharın dallarına taşıyorsa doktor, neyi bekliyoruz biz? Bilerek sükut ettikçe
çirkinliğe, çiğliğe hakikatin soluğu değer mi yüzümüze?
Sahte kimlikler üzerinden bir hayat kurgulamak insanı mutlu ediyorsa kimiz biz doktor?
Kimlikte yazan bir isim mi hayat dediğimiz, bir mezar taşı mı yoksa hakikat?
Kim olduğumuzu değil de kim olmamız gerektiğini öğreten, dayatan, bize insan değil bir
meta değeri veren bu toplum, bu toplumun çekirdeği kutsal aile değil mi bu çirkinliklerin
mimarı? Bütün hayatını yalanla kurguyla inşa eden, hep anlatacak bir hikayesi olan, herkesin
kötü bir kendisinin, kendi ailesinin, mahallesinin, muhitinin iyi, zeki, ahlaklı, çalışkan
olduğuna inanan, dostları da düşmanları da sürekli değişen o kutsal aileler değil mi
rezilliğimizin harcından gökdelenler dikenler?
13-14 yaşındaki katillerin, uyuşturucu müptelası gençlerin şifası kimdir doktor? Müsebbibi
kim? Kim iktidar, güç, para sahibi büyümemiş çocukların katili?
Kendi ikbali, hırsı, kini için evlatlarını çiğ çiğ yiyen, şefkat abidesi bu kirli eldivenlerin sahibi
kim?
Doktor, bu koltukta sokak lambası ışığında otururken bütün hikayeyi baştan okumak içimden
gelmiyor. Hikayeyi herkes biliyor, sen de biliyorsun bildiklerini. Bekliyorum, beklemek zor olsa
da. Bekliyorum herkesin kendi cehennemine aynada bakacak cesareti göstermesini.
Beklemek çok zor doktor. Bir de bu meşum kostümleri, kalıcı makyajları anlamlandırmak.
Oysa beyaz bir gömlek yeterdi hepimize